YALAN DÜNYANIN MEYVESİ*

     Çoook uzun zamandır annelik şükrü temalı bir yazı yazmak istiyorum ama o isteğin geldiği saatlerde müsait olmuyorum. Az önce de niyetim oydu ama olmadı. Şimdi yazayım artık. Ali Fırat' lı hayatımızın ilk 9+12 ayı benim için hep vererek geçti. Sınırsız emek,sınırsız yorgunluk ve uykusuzluk. Ama yaşını doldurduğundan beri dengeler biraz daha benim lehime değişmeye başladı. Oğlum daha rahat zaman geçirmeye başladı,anne sütünü bıraktı, oyun oynamayı öğrendi. En önemlisi uyumayı öğrendi. Hala dönem dönem fabrika çıkış ayarlarına dönüyor ama sonra toparlıyor. Bu akşam mesela,ben az önceki yazıyı yazarken o yatağında sütünü içip kendi kendine uyudu.Mucize!
     Şimdilerde o kadar eğlenceli ve güzel bir çocuk ki,benim ona onun bana duyduğundan daha fazla ihtiyacım var sanki. Akşam işten eve çok yorgun olarak değil ama genelde sıkılmış olarak dönüyorum. Oğlumu gördüğüm ve onunla boğuşmaya başladığım anda atmosfer değişiveriyor. Dünya silikleşip kayboluveriyor. Tabi o sırada canım annem akşam yemeğini hazırlamış oluyor. Çalışan bir anne olarak akşam 18.00 de yemeğe oturabiliyorum. Bu da bir mucize. Aslında son derece sade olan akşamlarım Ali Fırat sayesinde oldukça neşeli (bir iki saat sonra delirmeye başlıyorum,o ayrı), annem sayesinde de konforlu geçiyor. Annemlerde yaşıyor olduğumuz için ve çocuğuma annem baktığı için kendimi dünyanın en şanslı evladı ve annesi gibi hissediyorum. Kocasızlığın böyle konforları ve pratik faydaları da yok değil yani.
     Genelde uyku öncesi ya da uyutma sırasında bir kavgamız oluyor. O uyumak istemiyor,ben diretiyorum uyuması için. Berbat bir anne olduğum için genelde çok kızıyorum ona. Ve bütün annelerin bildiği gibi o kızgınlık çocuk gözlerini kapatıp uyumaya başladığı anda pişmanlığa dönüşüyor. Onu uyutup kendim uyuyana kadar içimden sürekli olarak Tanrı'ya şükrediyorum onu bana armağan ettiği için. Sağlıklı bir çocuk dünyanın en büyük nimeti. Hele Ali Fırat gibi neşe küpü bir çocuk tadından yenmiyor. Çok hızlı büyüyor ve değişiyor ama,bazen üzülüyorum bu tatlı zamanları bitecek diye.
     Sanırım şu sıralar büyüme atağı yaşıyor. Her saat yeni bir şey öğreniyor.Tek kelimelik cümleleri bizi mutluluktan öldürüyor. Bugün horoz sesi çıkarmayı ve "horoz" demeyi öğrenmiş mesela. O kadar tatlı ötüyor ki...
    Sonuç olarak,artık çocuksuz insanlara kıskanarak ve özenerek bakmıyorum. Sonsuz kere şükürler olsun...
*Anneannem çocuk için böyle der,"yalan dünyanın meyvesi".

Yorumlar

  1. Gerçekten de yalan dünyanın gerçek meyveleri onlar... Zaman o kadar çabuk akıp geçiyor ki yaşanan sıkıntılar da unutuluyor, dolu dolu neşeyle geçen anlar da. En iyisi anı yaşamak sanırım.
    Yavrunuzla baş başa sağlıkla, neşeyle geçen nice günler dilerim...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

2022, Ben geldim!

KAÇAN KOVALANIR

"Dünyayı Güzellik Kurtaracak, Bir İnsanı Sevmekle Başlayacak Herşey"