Kayıtlar

2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

NE OLDU BANA?

   2 Kasım Pazartesi. Saat 13.20. Evde unuttuğum bir belgeyi almak için eve geldim ve oturup bu yazıyı yazacağım. Eve girerken karar verdim buna, yazmazsam günün akışına dönemeyeceğim.    Her şey 7 Haziran'da başladı. Seçimler vardı ve ilk defa içimde küçücük bir umut. Bitmeyen kabusun biteceğine dair umut mu hayal mi kestiremediğim bir şey... Bu defa oyları çaldırmayalım diye Oy ve Ötesi gönüllüsü olarak sandık başına gittim. Tüm gün saçma sapan insanlara gülümseyerek müşahitlik görevimi yaptım ve gün sonunda iki sandık sonuç tutanağıyla eve döndüm. Seçim sonuçları açıklanıyordu ve gerçekten kabus bitiyor gibiydi. O akşam hayatımın en heyecenlı ve mutlu saatlerinden bir kaçını yaşadım. Ertesi sabah işe giderken radyoda Zülfü Livaneli'nin "Ey Özgürlük" şarkısı çalıyordu. Gözlerim yaşararak dinledim ve eşlik ettim. Yıllar sonra yeniden "umut" vardı içimde. Nefes alıyordum üstelik. İlk günler çok güzel geçti. Nihayet biz de gülecektik. Bu ülkenin kimsenin bab
                     KİŞİSEL AFORİZMALAR(!)        Pek de sevimli olmayan zamanlar yaşamaya devam ediyorum. Birbirini tetikleyen ve peş peşe dizilen sorunlar yaşıyorum farklı kişilerle ve farklı ortamlarda. Önceleri "diğerini" hatalı bulurken ve gayet haklı olduğum halde işler neden yolunda gitmiyor diye düşünüp mağrur bir sitem içindeyken sorunlu durumlar çoğalarak devam edince kendime kendimle ilgili sorular sormaya başladım. Ve yine ukalaca bazı çıkarımlarda bulunmaya başladım. Şu ana kadar yaptığım tüm çıkarımların sonraki tecrübelerle ter yüz edilip suratıma çarptığını da bir not olarak belirtmeliyim.        Şu ana kadar karşılaştığım ve karşısında kendimi en kötü hissettiğim şey "NANKÖRLÜK" oldu. Nankörlük ettiğim tüm insanlardan sonsuz özür diliyorum.       "Dürüst olmak" her zaman haklı olduğun anlamına gelmiyor. Hayata delirmeden devam edebilmek için "uyanık" olmak şart. Ama insan "uyanık" olmaya çalışırken de delirebiliy

Blog yazılarımı okuyan arkadaşlara duyuru:

Sevgili arkadaş, Eğer herhangi bir sebep ve şekilde bir yazımı okuduysan altına en azından boş bir mesaj bırakabilir misin? Okunup okunmamak değil de bunu bilememek meraklandırıyor beni;)

70 (YETMİŞ) MİLYONLUK CİNNET!!!

Resim
       Neresinden tutsam, nerden başlasam bilemiyorum. İki haftadır geçirdiğim operasyon ve akabindeki hastalıklar nedeniyle evde yatıyorum. Hem kişisel sağlık durumum hem de ülkenin her an biraz daha haraketlenen lanet gündemi yüzünden iki hafta değil de aylar geçmiş gibi hissediyorum. Üstüne de aylardan şubat olması cabası. Çocukluğumdan beri ocak ve şubat aylarından hiç hoşlanmam, o kış hiç bitmeyecekmiş gibi gelir, dipsiz bir kuyuya düşmüş gibi hissederim. Neyse uzun zamandır düşündüğüm ameliyatı bu hiç bir işe yaramayan kış ayında planladım. Şubat ayının işe yaramaz değil berbat bir katil olduğunu da öğrendim bu arada. Evde huzurlu bir nekahet dönemi hayal ederken ağrıdan uyuyamadığım ilk gece Özgecan Aslan'ın haberini aldım. Karanlık bir odada berbat bir ağrıyla yatarken Özgecan'ın en azından çektiği fiziksel acıları kafamda canlandırmam hiç zor olmadı. Onu anladım demek gibi bir küstahlıkta değilim,yanlış anlaşılmasın. Çok üzüldüm üzülmesine ama ne yazık ki hiç şaşırmadı