2022, Ben geldim!

    Merhaba!

    Epeydir yazmıyordum. Büyük gelişmeler oldu, günler haftalar aylar çok yoğun geçti. Bir kızım oldu! Bu haber böyle mi verilir? Asıl böyle büyük haberler bam! diye verilir. Evet, bir kızım oldu. 20 Ağustos 2021 tarihinde, bir cuma sabahı saat 10.49'da boğuk bir sesle ağlayarak Kavaklıdere Ankara'da dünyaya geldi. Bütün aile merakla, heyecanla, sevinçle karşıladı. Pandemide olduğumuz için hastaneye girişler oldukça sınırlıydı. Eşim, annem, oğlum ve kardeşimle doğuma gittik. Evet, bu bizim için sınırlı girişti. Miniminicik bir bebekti, oğlum doğduğunda hayli iri olduğu için kızımız bizi şaşırttı. Adını Umay koyduk. Hamilelik boyunca onlarca isim düşündük, hatta bazı isimlerde karar kılacak olduk ama olmadı, son ay Umay koymaya karar verdik. Güzel de oldu. Adı gibi güzel olsun şansı bahtı. İki gece hastanede kaldıktan sonra eve geldik. Hastanede hissettiğim en yoğun şey açlıktı. Hamileliğim gebelik şekerinden dolayı diyet yaparak geçti. Evet, hamileyken diyet çok zor. Ameliyat öncesi on iki saat de yiyip içmek yasak ve hala hamilesin, acıkıyorsun yani. Ameliyattan çıktım, bu defa da beslenmeye başlamak için belli bir saatin geçmesi gerekiyor. Yemeğe başladıktan sonra da doymadım bir türlü, kaç bardak lohusa şerbeti içtim bilmiyorum. Bu arada ağrılarım oğlumun doğumundaki gibi olmadığı için çok rahatladık hepimiz. Pazar günü eve geldik. Taburcu olunca insan tamamen iyileştim zannediyor ama eve gelip de pek tabii olarak hala ağrım olduğunu fark edince epey moralim bozuldu. Hamileyken sayıkladığım fırın sütlacı yapıp getirdi bir arkadaşım. Aldığım en güzel hediyeydi. Sonrası lohusalık. Bir hafta sonra bir akşam ağlamaya başladı bebek. Oğlum da öyle olmuştu. İlk hafta uyuyup yedinci günü sekize bağlayan gece uyanıp çılgın gibi ağlamaya başladı kızım da. Onaltıncı gün soluğu doktorda aldık artık. Acaba aç mı? Gaz mı? Soğuk mu? Sıcak mı? sorularına acaba hasta mı? Nesi var? Soruları eklendi. Binbir endişeyle her türlü tetkik muayene ve inceleme yapıldı. Bütün sonuçlar normal çıktı ama Umay ağlamaya devam etti. Sanırım hayatımın en zor günleriydi. Oğluma haksızlık etmeyeyim, onun aynı dönemi daha zordu. İkisi de çok zordu. Ama Umay'ın ağlama biçimi ve şiddeti, düşük kiloda olması ve kilo artışının çok yavaş olması endişeyi hatta paniği arttıran şeylerdi. O esnada emzirme sorunları ve göğüs yaralarından bahsetmeme gerek var mı bilmiyorum. Yorgunluk, uykusuzluk, acı, ağrı, ağlama ve sinir krizleri, endişe, kaygı ve panikle dolu kırk gün geçirdim. Kırk günde bitti mi derseniz tabi ki bitmedi ama ben kendimi kırkıncı güne çok hazırlamıştım, benim lohusalığım bebeğin de yenidoğanlığı bitecekti. Bitti de. Psikolojik olarak en zor eşiği aşmış olduk. Ağlama ve uyumama üç ay dolana kadar devam etti. Ben artık gözümü dört ayı doldurmaya dikmiştim çünkü oğlum dördüncü ayını doldurunca ağlamayı bırakmıştı. Üç ayı doldurunca ağlamalar azaldı ama uyku işleri daha da kötüye gitti. Gündüz en fazla onbeş dakika uyumaya geceleri de hiç uyumamaya başladı. Dört buçuk aylık olunca artık daha fazla dayanamadık, uyku konusunda tüm çareleri ve sıfırı tüketmiştik, internetten araştırıp bulduğumuz bir bebek uyku danışmanıyla uyku eğitimine başladık. Tahmin ettiğimiz kadar zor geçmedi, eğitim öncesi fazlasıyla zor olduğu için belki de daha fazla zorlanmadık. Derken yine ve yeniden bir büyüme atağına tosladık ve eğitimi dondurduk. Olduğu haliyle devam ediyoruz şimdilik. Geçen aylara nazaran çok iyiyiz tabi. Genel olarak uykuları da keyfi de düzeldi. Güleç bir bebek oldu. Doğduğunda babasına çok benziyordu, şimdilerde bana da benzemeye başladı. İkimizin dengeli bir kombinasyonu gibi şimdilik, büyüyünce çok değişebilir ve şu yazdığıma hep birlikte gülebiliriz. Bu arada işe döndüm bebek dört aylık olunca, yarım gün çalışıyorum şu anda. İkinci çocuğum olursa büyüyene kadar çalışmam diyordum ama evde tam zamanlı bebek bakmak beni biraz zorlayacak gibi görünüyor, devam edebilirim çalışmaya. 

    Gelelim bunlardan sonra bana, kendimi yorgun, sosyal hayattan hayli geri kalmış ve yaşlanmış hissediyorum. Laf mı bu şimdi? Taze çiçek açmışım daha, bahar gelmiş olmalı. Bir kızımın olması hayatta en çok istediğim şeydi belki. Bunun için elbette çok mutluyum. Ancak hayata dair bir miyopluk gelişti bende. Uzağı göremiyorum. Hayatım hep şimdiki gibi geçecek sanıyorum. Sanki hep ağlayan bir bebeğim olacak, hep evde olacağım, dışarı çıkamayacağım, dinlenemeyeceğim, kendim için birşey yapamayacağım... Oysa ki değişecek. Her şey değişecek. Kızım büyüyecek, oğlum delikanlı olacak. Ben yeniden hayata karışacağım. Dışarı çıkacağım, sinemaya konsere gideceğim, kitap okuyacağım, film izleyeceğim, seyahate çıkacağım, boş zamanlarım olacak, hatta sıkılacağım. İşte bunları hiç hayal edemiyorum. Aslında şimdi de güzel. Geleceğe göre gencim, oğlum daha çocuk, kızım miniş ve tatlı bir bebek. İkisinin de çok güzel zamanları. Annem sağlıklı, mutlu ve yanımda. Gelecekte fotoğraflarına bakıp burnumun ucunun sızlayacağı günler. Ama nedense kendimi paragrafın başında anlattığım gibi hissediyorum. Neşemi, yaşama sevincimi, gelecek umudumu, hayallerimi kaybettim diyemem ama nereye kaldırdığımı bulamıyorum şu anda. Suni olarak kendime neşe, keyif, huzur arayıp buluyorum her gün. Bulduklarım çok kısa sürede bitiyor. Nedenlerini biliyorum aslında ama daha az etkilenmek mümkün olabilir. Memleketin hali kapkara bir fon oluşturuyor hepimizin hayatına, bunun yanısıra eşimin iş durumlarındaki belirsizlik (kızım doğduğundan beri başka bir şehirde çalışıyor), benim yine neredeyse tek başıma ebeveynlik yapıyor olmam bu zor dönemi daha da ağırlaştırıyor. Anne/baba arasındaki görev dağılımının adaletsizliğine de az takılmıyorum hani. Bazen düşünüyorum, gerçeklerle savaşmayı bıraksam o kadar çok enerji bana kalır ki... 

    Konuşacak çok şey var. Yazmaya dönmek için yüreklendiren yazı arkadaşlarıma, en çok da Gamze'ye teşekkür ederim. Şimdi çıkmam lazım. Yine gelecek ben.


Yorumlar

  1. Gülcan ne güzel yazmışsın. Kendimi okudum sanki. Aslında tüm annelerin ilk üç ayına özet geçmişsin. Sagolasın iyi hissettim. Gamze...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KAÇAN KOVALANIR

"Dünyayı Güzellik Kurtaracak, Bir İnsanı Sevmekle Başlayacak Herşey"