KENDİNE AİT BİR ODA

 Bu yaz ikinci Virginia Woolf denememde okuduğum kitaptı Kendine Ait Bir Oda. Kadınların edebiyatta var olma ya da olamama nedenleri üzerine yazılmış bir denemeydi. Bir kadının evinde yazmak için kendine ait bir odası bile olmadan yazmasının ne kadar zor olduğunu anlatıyordu. Yıllık düzenli bir gelirinin olması gerektiğinden, kimseye açıklama yapmaksızın yazabileceği bir odası olması gerektiğinden bahsediyordu. Yazabilmek için, evet sırf rahatça yazabilmek için kendime ait bir bilgisayarım olsun istedim. Aylarca düşünüp taşındıktan sonra aldım bir bilgisayar. İki ay sadece kendim için kullandıktan sonra bilgisayarı eşim kullanmaya başladı iş için. İş için kullandığı için birşey de diyemedim ama bilgisayar gitti. Geçen gün dizi izlemek için aldım bir defa, ekranı ve klavyesi toz içindeydi. Bilgisayarı istisnasız her gün yanında götürüyor. Onun işine göre benim hobim ikinci planda olabilir ama ben kendi ihtiyaçlarımı geri plana atmaktan nefret ettim.  Bu durum bana çok dokundu. İstemiyorum artık o bilgisayarı deyip kendime yenisini almayı düşündüm ama bu da ağırıma gitti. Neden ben vazgeçiyorum? Neden ben bırakıyorum? Yıllar önce tesadüfen aynı psikoloğa gitmiştik. Benim daha önceden devam ettiğim psikolog olduğu için kadın beni çağırıp durumu izah etti ve ikimize birden bakamayacağını, birimizin bırakması gerektiğini söyledi. Hiç düşünmedim, o gün cevabımı verdim. Ben bırakıyorum, eşim devam etsin dedim ve çıktım. Kadın benim psikolojik danışmanımdı, aylarca belki yıllarca nelerimi anlatmıştım ona ve tek celsede bıraktım. Aynı merkezde başka bir psikoloğa başladım, kısaca anlattım hikayeyi. Yeni psikolog bana gayet sakin bir şekilde şu soruyu sordu:'Neden siz bıraktınız psikoloğunuzu?' İnsan bazı sorular karşısında kalakalır, boşluğa düşer ama o soru bir şekilde kafaya ataçlanıp kalır ve hiç unutulmaz ya, işte benim için de öyle oldu. Sonra mı? Ben yeni psikoloğuma aylarca kendimi ve geçmişimi anlattım, önceki psikoloğumla kaldığımız yere varabilmek için seanslarca anlattım bir daha hiç konuşmak istemiyorum dediğim şeyleri. Olmadı. Yakalayamadık oradan. Ben aylarca 'başkasına' dert anlatırken eşim benim psikoloğumu çoktan bırakmış meğerse. Bir gün kafamın içindeki duvarlara çarpmaktan yorulunca aradım eski psikoloğumu, sizin için sakıncası yoksa dönmek istiyorum dedim ve döndüm. Ne oldu? Benim hiç düşünmeden ve hatta fedakarlık olduğunu fark etmeden yaptığım fedakarlık kimin işine yaradı? Kimsenin! Sadece bana kaybettirdi. Zamanımı, paramı, nefesimi... Desteğe en fazla ihtiyaç duyduğum aylarda hem de. Bunu onun için yaptığım kişinin beni her fırsatta bencillikle itham etmesi de cabası. Buradan bir yere bağlayamayacağım şu anda ama benim için önemli olan şeylerin peşini bu kadar çabuk bırakmayı tekrar düşünebilirim sanırım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KAÇAN KOVALANIR

2022, Ben geldim!

"Dünyayı Güzellik Kurtaracak, Bir İnsanı Sevmekle Başlayacak Herşey"